Gebelikte Vücutta Oluşan Değişimler

Gebelikte Vücutta Oluşan Değişimler

Gebelikte Vücutta Oluşan Değişimler birçok sistemi etkiler. Genelde fizyolojik limitlerde olan bu değişimler bazen gebeleri zorlayabilir.

gebelikte
gebelikte

Endokrin Sistem Değişiklikleri

Gebelikte tüm hormon sisteminde değişim gözlenmektedir. Birçok hormon birbiri ilşe etkileşimde olduğundan tüm endokrin sistem etkilenmektedir.

Prolaktin hormonu artar. Prolaktin süt bezlerinin olgunlaşmasında ve süt salgısında önemli bir hormondur. Bu hormonunda etkisi ile östrojen ve progesteron hormonlarının artmış seviyeleri süt yapımında rol alır. Bu hormonlardaki artış 12. haftadan sonra memelerden süt benzeri bir salgının gelmesine neden olabilir. Gelen sıvı genelde sütten daha açık renktedir.

Tiroid bezinde hafif bir büyüme oluşur. Bu büyüme guatr yapacak boyutta değildir. Tiroid hormonlarının miktarı artar. Tiroid hormonlarının aktif bölümünün miktarında bir değişim olmaz. Bu nedenle hipertiroidi gözlenmez. Fakat bu hormonun artmış metabolizma üzerine katkısı vardır.

Paratiroid bezlerden salınan parathormon artar. Bu hormon anne kemiklerindeki kalsiyumu serbestleştirir. Gebelikte annede kemiklerden kalsiyum kaybı olur. Bu bebeğin kemik yapısının oluşumunda katkı sağlar. Gebelikte artmış kalsiyum kaybına dengelemek için sür, yoğurt, peynir gibi süt ürünleri tüketilmelidir.

Gebelikte Görme Sorunları

Gebelikte Görme Sorunları; Gebelikte korneada ödem oluşmaktadır. Korneada düzleşmede gözlenir. Bu nedenle bazen görme sorunları yaşansa da bu nadirdir. Ödem oluştuğundan kontakt lens kullanımında sorunlar yaşanabilir.

Göz içi basınçta azalma gözlenen bir başka durumdur. Glokomda gebelikte düzelme gözlenebilir.

Gebelikte İdrar Yollarında Meydana Gelen Değişimler

Gebelikte böbreklere giden kan akımında artış olur. Bu nedenle böbrekler azda olsa büyür.

Gebelikte rahim sağa doğru hafif yatıktır. İdrar yollarından olan ureterler karnın arka tarafından böbreklerden çıkarak idrar torbasına idrarı taşırlar. Rahim büyüdükçe bu borucuklara baskı artar. Özellikle sağdaki uretere baskı daha belirgindir. Bu nedenle ureterlerde genişleme gözlenir. Bazen bu ileri düzeydedir ve böbrek içindede genişlemeye neden olur. Buna hidronefroz denir.

Mesane yani idrar torbası rahimin hemen önünde yer alır. Bu nedenle rahim büyüdükçe mesaneye baskı yapar. Baskı sonucu idrar torbası ve idrar çıkış kanalı uretrada ödem oluşur. Ödem nediyle idrar yolu enfeksiyonuna yakalanma riski gebelikte artar.

İdrar torbasına baskı gebeliğin ilerleyen aylarında karın içi basıncını arttıran öksürme, hapşırma, merdiven çıkma gibi faaliyetler sırasında idrar kaçırmaya neden olabilir. Bu tip idrar kaçırma gebelik sonrası normale döner.

Kalp Ve Damar Sistemindeki Değişimler

Gebelikte bebeğe giden kan miktarını sabit tutmak için kal hızında artış meydana gelir. Kan hacmi artmıştır. Bu nedenlerle kalbin yükü bir anlamda artar. Bunu dengelemek için hormonsal ve fiziksel denge oluşturulur.

Büyüyen gebelik vücudun ana toplardamarına baskı oluşur. Özellikle sırt üstü yatıldığında bu damar omurganın tam önünden geçtiğinden baskı oluşabilir. Baskı nedeniyle tansiyonda düşme gözlenebilir. Gebeler bu baskıyı azaltmak için özellikle son aylarda sol yana yatmalıdırlar.

Gebelikte kan hacmindeki artışa rağmen tansiyonun düşük seyretmesi bebeğe giden kan akımının normal düzeyde olması için gerekli ve normal bir durumdur. Gebelikte tansiyon yükselmesi istemediğimiz bir durumdur. Tansiyon yükselmesi bebeğe giden kan akımını azaltarak beslenme bozukluğuna neden olabilir. Buna intrauterin gelişme geriliği adı verilmektedir. Gebelikte tansiyonu kalp ve rahimden salınan bazı maddeler düşürür.

Gebelikte Kan Ve Savunma Sistemindeki Değişimler

Gebelikte kan hacminde artış olur. Bu artış tüm gebelik düşünüldüğünde %40 civarındadır. Kan hacmindeki artışın nedeni bebeğe yeterince besin ve oksijen sağlamaktır. Doğumda bir miktar kan kaybı olacaktır. Kan hacmindeki artışın bir nedeni de bu kaybı dengeleyebilmektir.

Kan hücreleri ve kan sıvısında artış olmaktadır. Fakat kan hücrelerindeki artış oranı daha azdır. Bu nedenle gebelikte kansızlık gözlenir. Kan hücreleri vücudumuzda kemik iliğinde yapılır. Bu nedenle kemik iliğinin hücre yapım etkinliği artmıştır. Yinede bu yapım yetersiz kalmaktadır. Gebeliğin son aylarında kansızlık yani anemi daha fazla rastlanan bir durumdur.

Gebelikte kan hacmi artsa da kan basıncı yükselmez. Hatta kan basıncı düşer. Kan basıncını dengelemek ve bebeğe giden kan miktarını garanti altına almak için damarları gevşetici hormonlar salgılanır. Bu hormonların en önemlilerinden bir kalpten salınmaktadır.
Gebelikte kanda oksijen taşıyan önemli bir protein olan hemoglobin miktarında da düşüş söz konusudur. Normal hemoglobin sınırları 11,5–16,5 g/dl dir. Hemoglobin değerinin 11’in altında olması kansızlık olarak kabul edilir. Normalde vücut 2-2,5 gr demir bulunur. Gebelik boyunca toplam 1 gr demir ihtiyacı ilave gerekecektir.

Doğumda normal kan kaybı ne kadardır?

Doğumda ortalama 500 ml kadar kan kaybı gözlenir.

Gebelikte Kas İskelet Sistem Değişimi

Büyüyen gebelik vücudun ağırlık merkezinde değişime neden olur. Bunu dengelemek için bel bölgesindeki normal eğrilik biraz daha artar. Buna tıpta lordozda artış denmektedir.

Bağ dokuda ödem oluşmaktadır. Oluşan ödem leğen kemikleri ve ona bağlanan kemiklerin bağlandığı eklemlerde gevşeme olur. Bu gevşeme kemik çatıda 1 cm kadar bir açılmaya neden olmaktadır. Bu açılma doğum sırasında bebeğin geçmesi için alanın genişlemesine neden olur. Böylece doğumu kolaylaştırır.

Tüm bu değişimler ağırlık merkezinde dengeyi sağlar. Böylece vücudun dengesi sağlanmış olur.

Kemik yapıda erime ve kalsiyumun serbestleşmesi gebede kemik kaybına neden olur. Kemik kaybının telafisi için yürüyüş yapmak, kalsiyumdan zengin besinleri tüketmek önemli ölçüde faydalıdır.

Memelerde gözlenen değişimler

Memelerde gebeliğin ilk zamanlarında progesteron ve östrojen hormonlarının artışına bağlı olarak gerginlik ve ödem oluşur. Gebelik ilerledikçe meme bezleri olgunlaşır ve gebelik sonrası süt üretimi için hazırlanır. Gebelikteki bu gelişmeler memede nodüler yapıların ele gelmesine neden olabilir. Meme başı dikleşir ve daha belirgin hale gelir.

Meme başı etrafındaki kahve renkli bölge koyulaşır ve belirgin hale gelir. Bazen meme cildinde varisler gözlenebilir. Ya da yüzeysel seyreden damarlar dışardan görünür hale gelebilir. Meme başı etrafında tomurcuklanma şeklinde oluşumlar belirginleşebilir.

Gebeliğin 12. haftasından sonra süt yapımı başlayıp meme başından süte benzer fakat daha açık renkte sıvı gelebilir.

Sindirim Sisteminde Mide ve Bağırsaklardaki Değişimler

Gebelikte sindirim sisteminde önemli değişiklikler oluşur. Büyüyen rahim bağırsaklar ve midenin yer değiştirmesine sebep olmaktadır. Mide ve bağırsaklar üzerine yapılan baskı nedeniyle bağırsak pasajında gecikmeler olur. Bu nedenle kabızlık sık karşılaşılan bir sorundur. Bol su içmek, kepek ekmeği, lifli gıdalar ve sebzeler önemli ölçüde yardımcı olur. Artan progesteron hormonuda mide bağırsak sisteminde tembelliğe neden olmaktadır.

Midenin pozisyon değiştirmesi reflü sorununa yol açabilir. Ayrıca midede gaz ve şişkinlik hissi başka bir sorundur.

Diş etlerinde kanlanma artmıştır. Fırçalama sırasında diş etlerinde kanama gözlenen başka bir sorundur.

Karın basıncında artış var olan hemoroidlerin halk diliyle basur probleminin artışına neden olur. Gebelikte hemoroid oluşabilir.
Karaciğer enzimlerinde hafif bir artış gözlenen bir durumdur. Sorun yaratmaz.

Gebelikte bu nedenle gastrit ve mide yanmaları nada sıklıkla rastlanmaktadır.

Gebelikte Solunum Sisteminde Değişimler

Gebelikte bebeğinde büyümesi ile oksijen miktarında artış olur. Solunum ve kan sistemindeki değişiklikler bebeğin yeterince oksijenlenmesini sağlamak amacıyladır. Büyüyen rahim ana solunum kası olan diyaframı yukarı iter. Göğüs çapında genişleme meydana gelir.

Akciğer kapasitesi gebelikte artar. Artan akciğer kapasitesine ilave olarak anne kanının oksijen bağlama kapasitesi artar. Karbondioksit miktarı azalır. Asit baz dengesinde değişimler olur. Tüm bunlar bebeğe yeterince oksijen sağlar.

Doğum eylemi sırasında çaba sarf edilir. Bu gayreti karşılamak için 3–4 kat daha fazla oksijene ihtiyaç duyulur. Bu nedenle doğum eylemini gerçekleştiren personele yardımcı olunmalıdır. En büyük yardımı dinlenme dönemlerinde oksijenlenmeyi arttırmak için annenin yapacağı düzgün solunumdur.